Kazakistan’ın güney bölgesindeki Tian Shan dağları, genetik açıdan büyüleyici bir hazine barındırıyor. Bu geniş dağ sistemi, Çin ve Orta Asya arasında doğal bir sınır oluşturuyor. Yüksek rakımlardaki ladin ağaçları ile daha alçak bölgelerdeki kavaklar arasında, ceviz ve yabani meyvelerle dolu yoğun orman parçaları bulunuyor. Bu meyveler arasında kayısı, kiraz eriği ve armutun yanı sıra, modern elmanın birincil atası olarak kabul edilen ve binlerce yıldır bu bölgede yetişen yabani bir elma türü olan Malus sieversii de yer alıyor.
Elmanın Kökeni ve Çeşitliliği
Günümüzde dünyada binlerce elma çeşidi bulunuyor. Japonya’da 1930’larda ortaya çıkan çıtır ve kalın kabuklu Fuji elmalarından, aromatik Galalara ve nadir bulunan Pink Pearl çeşidine kadar pek çok elma, kendine özgü tat, renk ve dokusuyla öne çıkıyor. İlginç bir şekilde, bu evcilleştirilmiş elmaların çoğu Kazakistan’daki Malus sieversii’ye kadar izlenebiliyor.
“Yabani elma popülasyonları, evcilleştirilmiş herhangi bir çeşitten çok daha fazla gen çeşitliliğine sahip,” diyor “Fruit From the Sands: The Silk Road Origins of the Foods We Eat” kitabının yazarı Robert Spengler. Bu da elmanın hayatta kalma anahtarının Tian Shan eteklerinde yatıyor olabileceği anlamına geliyor.
Malus sieversii’nin Önemi
Malus sieversii, modern elmanın en yakın yabani atası olarak kabul ediliyor. Bu tür, elma uyuzu gibi hastalıklara ve ateş yanıklığı gibi yüksek derecede bulaşıcı salgınlara karşı direnç gösteriyor. Bu özellikler, gelecekteki elma ıslahı çalışmaları için büyük önem taşıyor.
Kazakistan’ın en büyük şehri ve eski başkenti Almatı, Tian Shan dağlarının eteğinde yer alıyor. Eski adı Alma-Ata olan şehir, “elmaların babası” anlamına geliyor ve bu “elma şehri” unvanını hala gururla taşıyor. Şehirde elmalar her yerde görülebiliyor; satıcılar tren istasyonunda ve yol kenarlarında kovalarla elma satıyor.
Yabani Elmaların Korunması
Ne yazık ki, Malus sieversii’nin bir zamanlar geliştiği arazilerin çoğu artık evcilleştirilmiş elma bahçelerine dönüşmüş durumda. Bu durum, çeşitli elma ağaçlarının karışmasıyla melez türlerin artmasına yol açıyor. Ayrıca, Almatı’nın banliyölerinin genişlemesi, yabani elma ağaçlarının hala yetiştiği birçok alanı yok etme tehdidi oluşturuyor.
Zhangjun Fei, New York’taki Boyce Thompson Enstitüsü’nde elma genomikleri üzerine çalışan bir biyolog. Fei, “Yabani elmalar, gelecekteki elma iyileştirmeleri için çok değerli bir kaynak,” diyor. “Çünkü hala evcil türlerden daha tehdit toleranslı olan genler veya aleller içeriyorlar.”
Koruma Çalışmaları ve Ekoturizm
Kazakistan’ın yabani elma ormanlarını ve barındırdığı benzersiz genomu korumaya yönelik çabalar son yıllarda artış gösterdi. Bunlar arasında Fei’nin çalışmaları ve Adrian Newton’un yerel ekologlara ülkenin yabani ağaçlarını koruma konusunda yardım etmek için yürüttüğü projeler yer alıyor.
Kazak Ulusal Tarım Araştırma Üniversitesi, Alman Federal Çevre Vakfı ile ortaklaşa olarak Kazakistan ve Kırgızistan’ın dağlık bölgelerindeki endemik elma ağacı biyoçeşitliliğini korumak için Alma Projesi’ni uygulamaya koydu. Bu çalışmanın bir parçası, eski meyve ürünü çeşitlerini restore etmeyi ve yenilerini yetiştirmeyi içeriyor.
Ekoturizm de çözümün bir parçası olabilir. Bölgesel şirketler, Malus sieversii’yi görme ve öğrenme fırsatları sunuyor. Örneğin, Caravanistan adlı Orta Asya seyahat şirketi, Nisan-Ekim ayları arasında Kazakistan’ın yabani elma ormanlarına bir ve dört günlük geziler düzenliyor.